Photo by Thom Milkovic on Unsplash
Nakdi Uzlaşmalı Forward İşlemleri: KDV Uygulaması ve Tartışmalar
Nakdi Uzlaşmalı Forward İşlemleri: KDV Uygulaması ve Tartışmalar
Nakdi Uzlaşmalı Forward İşlemleri: KDV Uygulaması ve Tartışmalar
Son dönemde nakdi uzlaşmalı forward sözleşmeleri kapsamında ödenen tutarların Katma Değer Vergisi (KDV)'ne tabi olup olmadığı konusu sıkça tartışılmaktadır. Özellikle bu işlemlerin KDV’ye tabi hizmet kapsamında değerlendirilmesi gerektiğine dair vergi idaresinin yaklaşımı dikkat çekmektedir. Bu yazıda, nakdi uzlaşmalı forward işlemlerinin KDV uygulamaları açısından nasıl değerlendirildiğine dair görüşlerimizi paylaşacağız.
Hizmet Kavramının Belirsizliği ve Vergi Kanunlarındaki Uygulamalar
Vergi kanunları, çeşitli terim ve kavramların tanımlanmasında zaman zaman belirsizlik yaratabilmektedir. Özellikle KDV Kanunu’ndaki (KDVK) hizmet tanımı, bu tür işlemlerde kafa karışıklığına neden olmuştur. Hizmet tanımıyla ilgili sorun, kanunun kapsamına giren işlemlerin belirlenmesinde sürekli tartışmalara yol açmakta ve bu durum, kanun koyucuların genel hukuki tanımlardan çok örnek olaylarla konuyu açıklığa kavuşturmayı tercih ettiğini göstermektedir.
Özellikle KDVK’nın 4. maddesinde yer alan “teslim ve teslim sayılan haller ile mal ithalatı dışında kalan işlem” ifadesi, karışıklık yaratmaktadır. Sonuç olarak, her türlü parasal hareketin KDV'nin konusuna girdiği gibi bir algı oluşmaktadır. Bu karmaşa, nakdi uzlaşmalı forward işlemlerinde KDV’nin uygulanıp uygulanmayacağı sorusunu daha da kritik hale getirmektedir.
Hizmetin Tanımlanması ve Nakdi Uzlaşmanın Yeri
Kanunun sistematiği dikkate alındığında, bir işlemin KDV’ye tabi olabilmesi için o işlemin bir hizmet olarak tanımlanması gerekmektedir. KDV’nin bir hizmet üzerinden tahsil edilmesi için, hizmeti sunan tarafın bir değer üretmesi ve bu değerin tüketiciye fayda sağlaması gerekir. Ancak nakdi uzlaşmalı forward işlemlerinde ana ürün olan mal veya hizmet sunulmaz; bunun yerine sözleşme sonunda taraflar arasında bir nakit takası gerçekleşir.
Hizmetin tanımında "fayda sağlama" kriteri önemli bir yer tutar. Ancak nakdi uzlaşmalı forward işlemlerinde, fayda sağlayan bir değer yaratılmamakta, bunun yerine nakit ödemesi yapılmaktadır. Bu tür işlemler, geleneksel KDV uygulamalarındaki hizmet tanımına tam olarak uymamakta, dolayısıyla KDV'nin kapsamı dışında kalması gerektiği görüşü ortaya çıkmaktadır.
KDV Uygulamalarında Karşılaşılan Sorunlar
Bazı durumlarda, Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB), bu tür parasal hareketleri KDV’ye tabi tutma eğiliminde olmuş ve çeşitli teşvik ödemeleri veya tazminat bedelleri gibi konularda benzer uygulamalar gerçekleştirmiştir. Ancak nakdi uzlaşmalı forward işlemleri doğrudan mal veya hizmet alımını içermediği için, bu durumun farklı bir değerlendirmeye tabi tutulması gerekmektedir.
Özellikle forward işlemlerinin döviz veya faiz gibi finansal araçlara dayalı olması, bu işlemler üzerinden KDV alınmaması gerektiğini savunan görüşleri desteklemektedir. Forward işlemlerinde, taraflar arasında herhangi bir mal veya hizmet teslimi olmamakta, sadece menfaatin nakdi olarak sağlanması durumu söz konusudur. Bu tür işlemler, KDV’nin hizmet tanımına uygun düşmemekte, dolayısıyla KDV’ye tabi olmamalıdır.
Forward İşlemleri ve KDV Uyumsuzluğu
Forward sözleşmelerinin konusu olan ana ürün, KDV’den muaf tutulmuş bir varlık olduğunda, bu işlemden elde edilen kazançlar da KDV’ye tabi olmamalıdır. Forward işlemlerinin amacı, tarafların anlaşarak mal teslimi veya hizmet sunumu yapmaması, bunun yerine parasal bir uzlaşmaya varmasıdır. Bu nedenle, sözleşme kapsamında gerçekleşen nakit uzlaşmaların KDV kapsamına alınması, KDV Kanunu’nun lafzına ve ruhuna aykırı düşmektedir.
Forward işlemleri genellikle döviz piyasalarında gerçekleşmekte olup, döviz alışverişine dayalı işlemler KDV’den istisna tutulmaktadır. Nakdi uzlaşma ile forward sözleşmesinin sonlandırılması, taraflar arasında yapılan bir uzlaşma olarak kabul edilmeli ve KDV’ye tabi bir hizmet olarak değerlendirilmemelidir. Bu işlemler, KDV Kanunu'nun 6. maddesinde tanımlanan hizmet türlerine dahil edilmemektedir.
Sonuç
Nakdi uzlaşmalı forward işlemlerinde, taraflar arasında menfaatin nakit olarak sağlanması, bir hizmet sunumu olarak değerlendirilemez. Bu tür işlemler, bir ürün veya hizmet tesliminden çok, parasal bir uzlaşmaya dayanır ve KDV uygulamalarına tabi tutulmamalıdır. KDV’nin amacı, mal veya hizmet teslimi üzerinden vergi alınmasını sağlamaktır; bu nedenle, forward işlemleri gibi doğrudan mal veya hizmet sunumu içermeyen işlemlerin KDV’ye tabi tutulması yanlış bir uygulama olacaktır.
Vergi otoritelerinin bu tür işlemleri dikkatle değerlendirmesi ve finansal işlemlerin doğasına uygun düzenlemeler yapması gerekmektedir. Nakdi uzlaşmalı forward işlemlerinde KDV’nin uygulanması yönündeki görüşler, KDV Kanunu’nun kapsamı ile tam anlamıyla uyumlu değildir ve finansal piyasaların işleyişine zarar verebilecek yanlış bir vergilendirme yaklaşımı oluşturabilir.